Bu tezatı muhtemelen partilerden biliyorsunuzdur: Kim orada değilse en çok onun hakkında konuşulur. Biz böylesi bir davranıştan uzak durup ilk karşılaştırma buluşmasında neden E-Serisi'nin olmadığına takılmayacağız. Sadece şu kadarını söyleyelim, Mercedes bize bir test aracı tedarik etmedi ve çekimi yaptığımız Portekiz'de de çekim tarihlerinde uygun bir kiralık E-Serisi yoktu.

E-Serisi'nin olmasını bizde isterdik ama yok. Ancak neyse ki, karşılaştırmadaki üçlü hakkında da anlatılacak çok şey var. Örneğin Audi A6 hakkında… C7 kodlu nesliyle yaklaşık yedi yıldır yollarda olan A6; modern motorları, geniş yaşam alanı ve birinci sınıf kalitesiyle hala güncelliğini koruyabilen bir otomobil. Volvo da geride bıraktığımız yazdan bu yana bu sınıfta rekabet ediyor. Bu sınıf ki; BMW, ilk 5 Serisi'yle yaklaşık 45 yıldır burada yer alıyor.

BMW'nin en uzun soluklu modeli olan 5 Serisi artık G30 olarak kodlanan yedinci nesliyle karşımızda ve 11 Şubat tarihinde anavatanında yollara çıkıyor. Tüm bunlardan daha önce farklı zamanlarda bahsettiğimiz için kısa bir hatırlatmayla yetinmek istiyoruz.

Yeni bilgi eğlence sistemi

BMW mühendisleri en yeni numaraları olan G30'a tamamen yeni bir yürüyen aksamı layık görmüş: Önde çift salıncak arkada beş kollu… BMW yıllardan bu yana sürüş dinamikleri ve konfor konusunda sınıfının en iyileri arasında sayılıyordu. Otomobildeki bilgi-eğlence sistemi yeni ve tıpkı 7 Serisi'nde de olduğu gibi hem iDrive'a hem de dokunmatik ekrana sahip.

BMW'deki kapsamlı asistan sistemler paketi yeni 5 Serisi'ni daha otonom ve aynı zamanda da daha güvenli bir otomobil haline getiriyor. Motor seçenekleri açısından bakıldığında, devrimsel değişimlere gerek görülmemiş. Lizbon yakınlarındaki ilk buluşmada 540i ve 530d'nin direksiyonuna geçme fırsatı bulmuştuk. Yeni 5 Serisi ile yola çıkmadan önce otomobilin tasarımıyla ilgili birkaç çift laf etmeden geçmeyelim. Yeni sedan, kuşku yok ki zarif ve seçkin bir büyük otomobil ve BMW olduğunu tüm geleneksel ve modern detaylarıyla belli ediyor. Ancak şu anda yollarda olan F30 nesli 3 serisi ile olan benzerlikler de çok fazla. Ön tekerlek yuvalarının arkasındaki farklı hava çıkışları ve ileri doğru gerilmiş stopları ana fark noktaları olarak tanımlamak mümkün. Tecrübeli gözler, otomobilin siluetine dinamizm katan, kapı kollarının üst kısmındaki döndürülmüş çizgiyi de fark edeceklerdir.

İlk olarak 540i'ye biniyoruz. Model kısaltması akla 4.0 lt'lik bir benzinli motoru getirse de motor kaputunun altında sıralı altı silindirli 3.0 lt'lik twin-scroll turbo motor, 340 HP güç ve 450 Nm tork üreten sürümüyle yer alıyor. Sekiz ileri otomatik şanzımanın standart olması, ortaya tanıdık bir uyum çıkartıyor. Turbo motor gaz pedalına canlı tepkiler vererek çalışıyor ve hissedilir turbo gecikmesi olmadan yumuşak bir biçimde üst devirlere tırmanıyor. Üstelik, üst devir bölgelerinde ve tam yükteyken bir altı silindirli motorun çıkarması gereken sesleri çıkartarak çalışıyor. Bunlar tam da beklediğimiz özellikler. Aksi olsa şaşırırdık. Boyutlarında milimetrik de olsa artışlar yaşanan yeni 5 Serisi'nde sürücü dışındaki bölümlerde de yaşam alanında artış sağlanmış. Sürücü koltuğunda hissedilen ferahlıkta bir önceki nesil 5 Serisi F10 ile arasında kayda değer bir fark yok. Ancak arka koltuklardaki yaşam alanındaki artış mutluluk verecek seviyede. Bu bölümde Audi A6 ve Mercedes E-serisi gibi daha iyisini sunan modeller var.

Hacimli Audi

Durun bir dakika Mercedes'ten bahsetmek istemiyorduk. Audi'yle doğrudan bir karşılaştırma içine girildiğinde resim tersine dönmüş gibi görünüyor: Audi, BMW'den bir tık daha basık hissettiriyor. Buna daha dar tutulan yan camların yarattığı kasvetin de yoğun bir etkisi var.

Kayda değer bir yaşam alanı eksikliğinde Volvo'da arka baş mesafesiyle ilgili olarak bahsetmek mümkün. İsveçli büyük sedanda güzellik fonksiyonelliğin önünde geliyor. Eğimli tavan göze hoş gelse de baş mesafesinden çalıyor. Buna karşın otomobilin ön kısmında insan kendini gerçekten de çok iyi hissediyor: Yaşam alanı geniş, kullanılan malzemeler kaliteli ve minimalist tarz ferahlık hissini destekliyor. Otomobilin neredeyse tüm fonksiyonlarının sadece büyük tablet üzerinden dokunmatik olarak art arda dizilmiş menülerle kontrol edilmesi alışkanlık gerektiriyor. Önce istenen fonksiyonu gözle kestirip parmakla hedef alarak dokunmak, özellikle sürüş sırasında hiç kolay ve kullanışlı değil. 

Audi A6'nın MMI kontrolü ve çevresindeki ön ayarlı düğmeleri dokunmatik kullanıma göre avantaj sağlasa da Audi'nin artık eskidiğini belli eden kontrol mekanizması da optimum bir çözüm değil. Sürüş sırasında gerçekleştirilen ayarlarda sağ eli havada tutmak gerekiyor. Yoksa el bileği arkadaki ön ayar düğmelerine temas edip istenmeyen fonksiyonlara giriş gerçekleşiyor. Hayatın pek çok alanında olduğu gibi burada da en idealin orta yol olduğunu görüyoruz.

Yeni 5 Serisi'nin 7 Serisi'nden alınan kontrol sistemi bu felsefeyi yansıtıyor. Bir yanda büyük dokunmatik ekran, öte yanda da fiziksel iDrive kumandası… Bu ikilinin birlikteliği hayatı gerçekten kolaylaştırıyor. Bununla birlikte yine 7 Serisi'nden alınan bir kontrol özelliği olan jest kontrolü, çocuklara veya iş arkadaşlarına şov yapmak için havalı bir özellik. Ancak çoğu zaman istenmeyen komut girişlerine de neden olabiliyor. Otomobildeki son kontrol olanağı olan sesli komut sistemi de günlük konuşma diline çok hakim yapısıyla sürücünün işini kolaylaştırıyor.

BMW yürüyen aksamı birinci sınıf

Portekiz'e getirdiğimiz iki rakibi dizel olduğu için BMW 530d'nin direksiyonuna geçiş yapıyoruz. Dört tekerlekten çekişli test aracındaki 3.0 lt'lik sıralı altı silindirli motor 265 HP güç ile 620 Nm maksimum tork değerlerine sahip ve sekiz ileri bir otomatik şanzımanla geliyor. Motorun sahip olduğu kuvvet sadece Portekiz'in sahil yolları için değil, bu tarz bir otomobilin yolunun düşebileceği tüm ortamlar için fazlasıyla yeterli.

Zahmetsizce üst devirlere tırmanan ve sessiz bir biçimde çalışan altı silindirli motor, 530d'deki en güzel özellik değil. Yeni geliştirilen yürüyen aksam tek kelimeyle mükemmel. 5 Serisi'nin sürüş dinamiklerinde sınıfının en başarılı örneklerinden biri olduğunu neredeyse herkes biliyor. Ancak bu kez işin içinde harika bir konfor da var. Kullandığımız iki otomobil de (540i ve 530d) çok net çalışan bir süspansiyon sistemine sahip. Yeni 5 Serisi, yoldaki bozuklukların üzerinden adeta süzülürken, sadece çok belirgin engebeleri az da olsa belli ediyor. Bu karakterde opsiyon listesinde yer alan Adaptive Drive'ın (Almanya'da 3550 Euro) payı elbette yadsınamaz. Ancak aktif viraj çubukları ve adaptif amortisörleri de kapsayan sistemin varlığı, genel tablonun çok etkileyici ve başarılı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Audi A6 ve Volvo S90'da da opsiyon listelerinde pürüzleri daha iyi ütüleyen adaptif amortisör seçenekleri var. Ancak karşılaştırmada sadece Audi'de bu özellik vardı ve sistem BMW'deki kadar net ve akıcı bir biçimde çalışmıyor. Volvo ise kendi türü için başarılı ancak adaptif rakiplerinin seviyesini yakalamaktan uzak.

BMW'de LED'ler standart

İş virajlarda hızlı olmaya geldiğinde de BMW 5 Serisi'nin önde olacağının sinyallerini vermiştik. Ve gerçekte de otomobil rakiplerinin önünde. Temiz bir geri bildirim sunan ve hassas bir çalışma karakteri sunan direksiyonla dönüşleri keyifli hale getirmek mümkün. Önden kayma? BMW'de değil.

Buna karşın önden çekişli ikili daha hantal ve kafadan kayma eğilimli bir karakter ortaya koyuyor. Bu arada küçük bir hatırlatma: Hem Audi hem de Volvo dört silindirli 2.0 lt'lik 190 HP gücündeki dizel motorlarıyla karşılaştırmada yer aldı. Daha güçlü versiyonlar bu buluşma için uygun değildi. Güneş batarken fotoğrafçımız malzemelerini topluyor. BMW, beyaz ve homojen LED farlarıyla karanlığa bakarken, otomobilde baz versiyonda bile LED'ler ışıldıyor. Adaptif LED'ler ise opsiyon listesinde. Audi, standart olarak çift xenon'larla ışıldarken LED matriks farlar opsiyon. Volvo'da ise baz donanımda sarı halojenler var. LED'ler için fark ödemek gerekiyor. Tıpkı Mercedes'te olduğu gibi…

Kaynak: auto motor & sport

Share.

Leave A Reply Cancel Reply

Exit mobile version