İnsan bazen sürüş keyfi için büyük motorlar, geniş lastikler ve karmaşık yürüyen akşamların öncelilki olduğu fikrine kapılabiliyor. Ancak bu doğru bir düşünce değil. İşin aslı şu ki, bu saydıklarımıza ancak bir otomobilin kütlesi artarsa ihtiyaç duyulur. İşlerin her zaman daha fazlası olmadan da iyi gidebileceğini Renault, Alpine markasının geri dönüşünü simgeleyen Alpine A110 modeliyle gösteriyor.

Ortadan motorlu coupe, sürüşe hazır 1103 kğ’lik ağırlığıyla hafiflik odaklı bir üretim. Şaşi ve karoserde alüminyum kullanılmış. Tamam, itiraf edelim: Alpine A110’da diyet uçlarda tutulmamış. Ancak bunun karşılığında makul gürültü yalıtımı sayesinde otoyol hızlarında otomobilin içinde gerilmeden sohbet etmek veya kaliteli dolgunun kullanıldığı tek parça koltuklarda konforlu bir biçimde oturmak mümkün olmuş.

Bunlar bizim için yeni değil. Yaklaşık altı ay kadar önce, bir Alpine pilotunun idaresinde ön üretim otomobillerden birinin sağ koltuğunda seyahat etmiştik. Ancak bu kez eğlencenin merkezinde olma sırası bizde. Sadece ileri-geri ayarının sunulduğu dar, ancak çok dar olmayan, tek parçalı koltuklarda kendimizi iyi hissediyoruz. Daha alçakta veya yüksekte oturmak isteyenlerin iki şeye ihtiyacı var:

1- İyi bir yıldız alyan takımı.

2- Sabır. Direksiyon göğüs seviyesinde dik bir açıyla dururken, sağ koltukta oturan 2 metrelik meslektaşım baş mesafesinin gayet yeterli olduğunu teyit ediyor.

Çocuk Oyuncağı: 252 HP 1,1 Tona Karşı

Marş düğmesine basıp 1.8 lt’lik motoru uyandırıyoruz. Çift sarmallı turbo güç ünitesi 252 HP ve 320 Nm maksimum tork üretiyor. Evet, kulağa çok gelmiyor ve mühendisler en az 300 HP ve fazlasını elde edebilirlermiş. Ancak söz konusu olan 1,1 ton olunca bu kadarı da kesinlikle yeterli. Kullandığımız son çift kavramalı otomatik şanzımanlı Renault, bir Clio R.S. Trophy idi. Yorumumuz bu şanzımanın bir spor otomobil için fazla hantal olduğu yönündeydi. A110’da kullanılan 7 ileri vitesli çift ıslak kavramalı otomatik şanzımanda ise vitesler adeta uçuyor. Özellikle Sport ve Track modlarında. Bu ayarlar seçildiğinde motor daha kuvvetli tonlarda çalışıyor ve ses kabine daha fazla sızıyor. Akustikteki değişimde egzoz supaplarının açılması da çok etkili.

Direksiyonun arkasındaki kulakçıklardan sağda olanı çektiğimizde şanzıman hızla bir sonraki vitese geçerken dominant bir egzoz tepkisiyle karşılık buluyor. Şanzıman manuel mod tercih edildiğinde mevcut vitesi koruyor: Kickdown’da rahatsız edici vites düşürme veya devir kesici öncesi istenmeyen vites yükseltmeyle karşılaşılmıyor. Vites değişimleri 260 milisaniye içinde gerçekleşiyor. Vites değişim kulakçıklarından gelen “klik” sesi fazla plastik ve bu durum da kalite hissini azaltıyor.

Şehir içi hızlarda A110 küçük bir spor otomobil gibi hareket ediyor: Gayet sert. Şehirden ayrılıp virajlı yollara çıkıldığında yumuşak yayların etkisiyle A110 yoldan biraz daha soyutlanmış hissettiriyor. Bu arada otomobilin virajlarda beklenenden daha fazla esnediğini de belirtmeliyiz. Ancak bu durumu kontrol altında tutmak daha doğrusu bu durum karşısında nasıl davranılacağını bilmek mümkün. Direksiyondaki ellerimiz ve koltuktaki popomuz öndeki 205’lik Michelin Pilot Sport 4’lerin daha ne kadar dayanabileceğini, arkadaki 235’lik lastiklerinse daha ne kadar tutunma rezervi taşıdıklarını ve ne zaman gazı bırakmamız gerektiğini gayet iyi hissediyor.

Viraj kazımak: Ağırlık rol oynarsa

Direksiyon sıfır noktasında hassas ancak keskin olmayan bir çalışma karakterine sahip. A110 direksiyondan gelen her açıda apeks noktasına biraz daha yaklaşırken, sürücünün elleriyle verdiği emirler ön tekerleklerin üstünde yanıt buluyor. Ön aksın üstüne 500 kilogramdan bile az bir yük bindiği için (ağırlık dağılımı ön: 44, arka 56) alüminyum coupe virajların her türlüsü için büyük bir iştaha sahip. Launch Control (kalkış yardımcısı) sayesinde 4,5 saniyelik 0-100 km/s hızlanması da sorunsuz bir biçimde gerçekleşiyor. Ancak Alpine’in iki viraj arasındaki kısa sprintlerden fazlasını yapan bir otomobil. Gaz pedalından gelen emirlere canlı ve spontane tepkiler veren motor 2000 d/d’den itibaren 5000 d/d seviyesine kadar sürekli olarak ürettiği 320 NM’lik maksimum torkla yeterli çekiş gücünü kolaylıkla sunuyor. Frenle, vites düşür ve bir sonraki viraja gazla. Tüm bunlar Alpine için çocuk oyuncağı.

Sonuç: Kilolar dışarı, keyif içeri. Gelenksel konsept işe yarıyor. Alpine A110 sadece hızlı ve çok çevik bir otomobil değil. Aynı zamanda da şaşırtıcı derecede konforlu. Bazen az olan daha fazladır. Alpine’de de durum bu. Bir dönemin efsane markasının geri dönüşü ancak bu kadar güzel olabilirdi.

Otohaber

Share.

Leave A Reply Cancel Reply

Exit mobile version