Etrafta trafiğe çıkma izni olan yarış otomobilleri var. Havada yüksek oktanlı benzin kokusu ve adrenalin pompalayan egzotik melodiler dolaşıyor. Kanat kapılar, devasa spoylerler, lastik sesleri ve bir sedan ilerliyor. İlerlemek yeterli bir tanım mı emin değiliz. Belki de asfaltı yara yara gidiyor demek daha doğru olur. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz süperspor otomobil buluşmasına kabul edilen BMW M5 herkesin büyük saygısını ve hayranlığını kazanmıştı. Maranello, Sant’Agata, Woking, Zuffenhausen…

Ortak Hedefler!

Bu etkileyici girişten sonra BMW’de 5 Serisi’nin kralı olan M5’i direkt rakipleriyle karşılaştırmak istedik ve AMG’nin kapısını çaldık. Bu kapışmadan M5 galip çıkınca işi biraz daha ileriye götürmeye karar verdik. İhtiyacımız olan 600 HP civarında güce sahip, 4 tekerlekten çekişli bir spor otomobil. Bunu sunabilen biri var: Nissan GT-R Nismo. İki kapısı ve iki silindiri eksik, yarı slick lastiklerle donatılmış, karbon fiberi bolca kullanan, motorsporları hissini sonuna kadar veren sertlikte bir yürüyen aksama sahip bir sporcu.

Bir tarafta en güncel teknolojileri bünyesinde barındıran, çok modern ve konforlu bir spor sedan. Öte tarafta da 10 yılı geride bırakan, ancak geçen zamanla birlikte sürekli güncellenerek günü yakalamaya çalışan bir konsepte sahip bir coupe.

Birbirinden çok farklı bu iki otomobilin pistteki buluşmasında önce tartıya gidiyoruz. BMW M5’te 1919 kg değerini okuyoruz ve bu ağırlığın yüzde 55’i önde. Bu durum 1753 kg ağırlığındaki Nissan karşısında frenleme anlamında bir dezavantaj oluşturur mu? Hayır! Alman sedan, soğuk frenlerle 100 km/s hızda durmak için 31,5 metreye ihtiyaç duyarken Japon coupe aynı disiplinde 31,6 metreye imza atıyor. Berabere. Fren sistemi ısındığındaysa M5, Almanya fiyatı 8.800 Euro olan karbon seramik disk opsiyonunun faydasını görüyor ve 30 metre sınırına inmeyi başarıyor. GT-R Nismo, standart olarak sunulan delikli gri dökme demir frenleriyle yaklaşık 1 metre fazlasına ihtiyaç duyuyor. BMW’nin 166 kg fazlasının frenlemede olumsuz bir etkisini görmedik.

Peki, iş hızlanmaya gelince acaba durum ne? Burada bir olumsuzluktan söz etmek pek mümkün değil. M5’in 0-100 km/s hızlanması 3,1 saniye sürerken GT-R Nismo sadece 0,1 saniye daha hızlı. 0-200 km/s’de ise eşitlik söz konusu: 10,3 saniye.

5 metrelik sedanın başaramadığı ya da geride kaldığı bir şey mutlaka olmalı! Belki de slalom? Elbette! GT-R Nismo rakibinden daha hızlı. Tam olarak söylemek gerekirse 180 metrelik bir parkurda 0,8 km/s. İşin şakası bir yana, M5 bu bölümde de çok ama çok başarılı. Özellikle de Nissan’ın GT-R Nismo’da radikal bir yürüyen aksam geometrisi (2 derecelik negatif kamber açısı) ve neredeyse desensiz özel lastikler gibi önlemler aldığı düşünüldüğünde M5’in ne kadar iyi olduğu daha net anlaşılıyor.

Dunlop’un GT-R için özel olarak ürettiği SP Sport Maxx GT600 DSST CTT yarı slick lastikler, zemin kuru olduğu müddetçe görevlerini mükemmel bir biçimde yerine getirirken ıslak zeminde hiçbir şansları kalmıyor.

Biraz da pistte pratik yapalım. Bunun için de Nürbugring’in kısaltılmış GP pistine gidiyoruz. BMW son olarak burada 1:38,4 dk’lık bir süreye imza atmıştı. O zaman da sürüş modu olarak Sport Plus tercih edilmiş ve ESP devre dışı bırakılmıştı. M5’in direksiyon sistemi harika bir netlikle çalışıyor. Asla yorucu ve kaprisli olmayan ancak bir spor otomobilden beklenen direnci de sunan direksiyon çok iyi. Frenler de yüksek performanslı turlar sonrasında dahi o meşhur pedal basıncını koruyor. Bir çift lafımız da 8 ileri vitesli otomatik şanzıman için. Her daim doğru vitesi seçen şanzıman fantastik!

Dört tekerlekten çekiş sistemi otomobili viraj çıkışına doğru adeta çekiyor. Ön ve arka aks arasındaki tork dağılımı esnasında bazen tekerlekler boşa dönse de güç aktarımında bir sorun yok. Yer yer kontra vermek ve otomobilin arka kısmını dizginlemek gerekse de hiçbir zaman dizginlerin elinden kaydığı hissine kapılmıyorsun. Sonuç mu? 1:37,7 dk.

Nissan’dan dünya çok daha farklı görünüyor. Sürüş pozisyonu spor otomobil ruhu için fazla yüksek olsa da geriye kalanlar iyi: Direksiyon dik, hız göstergesi analog ve her şey görüş açısında. 10 yıllık GT-R külliyatının bize öğrettiği bir şey varsa o da şu ki; otomobili nazik bir sürüş karakteri ve sakin kalarak yola getiremezsin. Hele bir de söz konusu olan GT-R bir Nismo ise. GT-R Nismo’da bambaşka bir dünyanın gerçekleri var. Otomobili bu sertlikte ve hatta hoyratça kullanarak bozacağın hissine kapılabilirsin. Kısa bir süre sonra canavarın ancak bu şekilde istediğini yaptığını anlıyorsun. 1:34,6 dk.

Sonuç

Çok değil, birkaç yıl önce 4 tekerlekten çekişli bir spor sedan ile bir süperspor otomobili yarış pistinde karşılaştırmak çok mantıksızdı. Çünkü bu tarz otomobillerde ağırlığın büyük kısmı ön aksa bindiği için sürüş keyfi olumsuz etkileniyordu.

BMW M GmbH, M5’te arkadan itişten 4×4’e geçtiğinde de buna benzer bir durumun ortaya çıkacağından korkmuyorduk desek yalan olurdu. Sonuç olarak 4 tekerlekten çekişin tutunma avantajını arkadan itiş karakteriyle birleştiren harika bir spor otomobil çıkmış. M5 önden kaymayıp aksine arkadan bastırıyor ve bunu da mutlak bir dingillik ve güvenlikle sağlıyor. Tavizsiz mutlak bir spor otomobil olan GT-R’nin tepe modeli Nismo karşısında M5’in galip gelmesi sıra dışı olurdu. Sonuçta karşınızdaki otomobil her noktasıyla performans için geliştirilmiş bir örnek. 3,1 saniyelik tur farkı M5 için bir fiyasko değil. Aksine bünyesinde barındırdığı kalitenin tasdik edilmesi anlamını taşıyor.

Otohaber

Share.

Leave A Reply Cancel Reply

Exit mobile version