Çatalca’nın ıssız yollarından birindeyiz ve küçük bir göz işaretiyle devri yükseltiyor ve ikinci bir işaretle olduğumuz yerden fırlıyoruz. Outlander dört çeker olduğu için ilk anda Golf GTI’ı birkaç boy geride, bırakıyor. Bir iki saniye içerisindeyse GTI’ın kızgın suratı Outlander'ın sağ dikiz aynasına yaklaşmaya ve bir süre sonra yavaş yavaş geçmeye başlıyor. Bu çok dramatik bir geçiş değil ve kullandığım siyah renk Outlander neredeyse bir Golf GTI kadar hızlı gidiyor. Aklımda belirgin bir yer etmiş olan bu anı, uzun yıllar öncesinden; yıl ya 2005 ya da 2006 olmalı. Mitsubishi Outlander o zamanlar, bugünün SUV’leri kadar kullanışlı bir otomobil değildi, ancak neredeyse bir Golf GTI’a bile kafa tutabilen 200 beygirlik sıra dışı bir turbo versiyona sahipti. Günümüze geldiğimizdeyse, değişen şartlara ve ihtiyaçlara daha fazla ayak uyduran bir Outlander ile karşılaşıyoruz. Güçlü Outlander’lar hala varlığını sürdürüyor, ancak yüksek silindir hacimleri sebebiyle ki bunlardan biri 3 litrelik bir V6- Outlander ülkemize sadece 2 litrelik atmosferik bir benzinli motorla ithal ediliyor. Yani listede tek bir seçenek var. CVT şanzımana, dört tekerlekten çekiş özelliğine, üçüncü koltuk sırasına ve zengin bir ekipman listesine sahip olan bu otomobil, 133.357 TL’lik bir fiyat etiketi taşıyor.

Küçük bir karşılaştırma yapmak gerekirse; Yaklaşık 16 bin TL, daha düşük bir fiyata 1.6 litrelik dizel motora sahip 4×4 bir Nissan X-trail satın alınabiliyor. 2-litrelik dizel motora sahip bir alternatif olan Fiat Freemont ise 150 bin TL seviyelerinde bir etiket taşıyor. Yani anlayacağınız Outlander, 2-litrelik dizel modellerden daha ucuz, ancak 1.6 litrelik dizellerden daha pahalı bir model. Fiyattaki belirleyici etkenin vergi yükü olduğunu fark etmişsinizdir. Yeni Outlander çok sade bir tasarıma sahip. Sınıfın bir diğer yeni modeli olan X-trail’in bol kıvrımlı ve keskin lıatlı gövdesinin tam tersi bir yaklaşımla, Outlander’ın gövdesi düz çizgilerden oluşuyor. Yan panellerde belirgin bir çıkıntı ya da kıvrım bulunmuyor; yüzü çok sade ve arka bölüm de şeffaf stoplardan dolayı 2000’li yılların modifiyeli otomobillerini hatırlatıyor. Bunun yanında yerini aldığı modelden daha iri ve heybetli bir görünüme sahip ki, bu da SUV sınıfı için bir avantaj sayılır. Outlander’ın kabini de tıpkı dışarısı gibi sade çizgilerden oluşuyor, ancak malzeme kalitesi, yerini aldığı modelden daha üstün ve bu da içeride nispeten lüks bir ortam yaratıyor. Çift renk ön konsol ve piyano siyahı kaplama şık duruyor, ancak ön koltuklar arasındaki bölümün çok dar olması ve müzik sistemi ile klima kontrolleri arasında kalan kumandaların basitliği bu görüntüyü biraz bozuyor. Outlander’ın kabini artan kalite hissinin yanında, ayrıca eskisinden daha geniş ve ferah hissettiriyor. Arka kolluktaki diz ve baş mesafesi çok iyi ve üçüncü koltuk sırası da uzun zamandır karşılaşmadığımız derecede iyi bir diz mesafesi sunuyor. İkinci sıradaki koltukları bir miktar öne çekerek arkada yetişkinler için dahi yeterli bir genişlik elde edilebiliyor ki, bu rahatlığı günümüzün bazı MPV modellerinde dahi bulamıyoruz. 7 kişilik kullanımda 169 litrelik bir bagaj hacmi sunan Outlander, üçüncü koltuk sırası yatırıldığında 759 litrelik devasa bir bagajı kullanımınıza sunuyor. Otomobilde bagajla ilgili de bir yenilik var.

Outlander artık elektrikli olarak açılıp kapanan bir bagaj kapağına sahip. Ancak açılıp kapanma işlemi biraz yavaş gerçekleşiyor. Bu kadar yavaş bir bagaj kapağını sanırım daha önce sadece yeni Subaru Forester’da görmüştüm. Outlander’ın güçlü olduğu noktalardan biriyse donanımı. Liste oldukça kalabalık: Isıtmalı ön koltuklar, deri döşeme, Rockford Fosgate müzik sistemi, geri görüş kamerası, elektrikli bagaj kapağı, anahtarsız giriş ve çalıştırma, hız sabitleme sistemi, çift bölgeli otomatik klima, xenon farlar ve 18 inçlik jantlar gözle görülen donanım özellikleri arasında yer alıyor. Elektrikli açılan cam tavan da yine standart olarak sunuluyor, ancak günümüzün panoramik cam tavanlarının yanında biraz küçük kalıyor. Outlander’ın sürüşü, nasıl desem, biraz doksanlar biraz da 2000’li yıllar kokuyor ve bunun en büyük sebebi 2-litrelik atmosferik ünite. Bu sınıfta artık turbo benzinli veya dizel motorlarla karşılaşmamıza rağmen Outlander daha geleneksel bir yaklaşımla 150 beygir gücünde 2-litrelik atmosferik bir motorla sunuluyor. Outlander’ın sessiz ve sarsıntısız çalışan motoru CVT şanzımanla kombine edilmiş. Sportif otomobillerdekine benzer büyük kulakçıklarla manuel olarak da kontrol edilebilen bu şanzıman otomobile sarsıntısız bir sürüş sağlarken, tüm benzer CVT şanzımanlar gibi sürüş keyfini biraz törpülüyor. Zaten Outlander genel olarak sürüş keyfinden çok konfora odaklanıyor.

Bu yüzden süspansiyonlar da daha çok konfor odaklı ayarlanmış ve bu da Outlander’ı dinamik karakterli bir SUV yapamıyor. Ne direksiyon tepkileri ne de süspansiyonlar virajdan viraja saldırmak için uygun değil. Biraz hissiz bir sürüşe sahip. Ayrıca performans açısından da, 12.6 saniyelik 0-100 km/s süresi ve 185 km/s’lik maksimum hızından da anlayabileceğiniz gibi, çok iddialı sayılmaz. Yakıt tüketiminden ise memnun kalabilirsiniz. Eğer çabuk hızlanmak için gaz pedalını sürekli olarak döşemeye yapıştırmazsanız 8.0 lt/100 km gibi bir ortalama tüketim rakamı yakalamanız mümkün. Bu da 2-litrelik benzinli bir SUV için makul bir değer sayılır. Arazi şartlarındaysa, Outlander’ın pek çok rakibinden daha iyi olduğu açıkça görülüyor. Ne de olsa marka, dört tekerlekten çekiş konusunda çöllerden gelen ciddi bir deneyime sahip ve yeni Outlander da kilit özelliği sunan sıkı bir çekiş sistemiyle donatılmış. 4WD ECO, 4WD LOCK ve 4WD AUTO seçenekleri sunan dört çeker sisteminde 4WD LOCK modunu seçtiğinizde, Outlander sizi arazide yarı yolda bırakmayacak iyi bir arkadaşa dönüşüyor. Ancak maalesef sadece arazi yeteneği günümüz şartlarında yeterli değil. Keşke asfalt üzerinde de keyif veren bir karaktere sahip olabilseydi; tıpkı geçmişteki Outlander Turbo gibi!

Kaynak: EVO

Galeri











Share.

Leave A Reply Cancel Reply

Exit mobile version