Bir önceki neslinde, özellikle konfora odaklanan, ancak sürüş dinamizminde çok da iddialı olamayan bu otomobil, yeni neslinde, sanki Range Rover Sport’tan rol çalmak istercesine asfalt üzerinde çok daha güçlü bir hakimiyet kurmaya başladı. İşte bu durum, Sport’un yeni neslini daha fazla merak etmemize neden oluyor. Eğer iri cüsseli Range’in asfalttaki sürüşü bu kadar iyileşmişse, Range Rover Sport yeni neslinde, yüksek bir spor otomobile dönüşmüş olmalıydı. En azından bizim beklentimiz bu yönde.

Yeni Range Rover Sport, tıpkı daha önce de olduğu gibi yine ağabeyinin tasarımı üzerinden şekilleniyor; tabii yine daha atletik görünmek kaydıyla. Yüzü, yan panelleri ve arkasındaki çizgilere bakarak, onun hem Evoque hem de iri Range’den izler taşıdığım hemen fark edebilirsiniz. Range Rover’dan daha dar tasarımlı farları, arkaya doğru alçalan tavan çizgisi ve daha yatay stoplarıyla, adına yakışır şekilde daha sportif göründüğüyse bir gerçek. Yeni Sport’un boyutları da biraz değişmiş. Uzunluğu 62 mm artan otomobilin, yüksekliğiyse 4 mm traşlanmış. Yeni model, selefinden daha büyük bir otomobil olmasına rağmen, dinamik çizgileri sayesinde bunu gizlemeyi başarıyor ve olduğundan çok daha kompakt görünüyor. Ayrıca artık, arkadan gelen sürücülerin otomobilin altındaki yedek lastiği ve fren rayı kalınlığındaki şasiyi görme zorunluluğu da ortadan kalkıyor! Boyutlar açısından en büyük değişiklikse dingil mesafesinde gerçekleşmiş.

Ön ve arka tekerleklerinin arasındaki mesafenin 178 mm artmış olması, artık daha rahat bir arka koltuğa sahip olabileceğini düşündürse de, arkadaki diz mesafesinin Range Rover’ın gerisinde olduğu görülüyor. Sport’un kabin tasarımı ve ön konsoluysa genel tasarımıyla iri Range’e çok benziyor, ancak Sport’ta orta konsol biraz daha eğimli bir tasarıma sahip ve Range Rover’daki TFT ekrandan oluşan gösterge tablosunun yerinde analog göstergeler bulunuyor. Ayrıca Range Rover’ın çevrilerek kontrol edilen yuvarlak vil.es kolu da bu sefer karşımıza çıkmıyor. Bunun yerine Sport’un S-ileri ZF şanzımanın vitesleri, joystick şeklindeki bir vites kolundan seçiliyor. Bu vites kolunun hemen gerisindeyse, otomobilin araziye yönelik özelliklerinin kontrol edildiği kumandalar yer alıyor. Terrain Response 2 sisteminin farklı zeminler için sunduğu seçenekler bunlar normal mod/ çamur/kum/çim/mıcır/kar ve kaya geçişlerinden oluşuyor  ve gövde yüksekliği bu kumandalardan ayarlanırken, direksiyon ağırlığını, gaz tepkisini ve gövde yüksekliğini agresif sürüşlere uygun hale getiren ve göstergelerin aydınlatmasını kırmızıya döndüren dinamik mod seçimi de yine buradan yapılıyor.

Yani anlayacağınız Range Rover Sport zorlu zeminlerin otomobili olmak istiyor, ancak bunu yaparken asfalt üzerindeki dinamik karakteri de bir kenarda hazır bekletiyor. Aslında asfalt üzerinde, en az onun kadar iddialı olan Porsche Cayenne, BMW X5 ve X6 gibi başka SUV’ler de var, ancak bunların hiçbiri Range Rover Sport kadar inatçı bir arazi karakterine sahip değil. İşte bu otomobilin büyüsü de bu; asfaltla neredeyse spor otomobillere yaklaşan dinamik tepkiler, arazideyse engel tanımaz bir tavır. Bu iki farklı karakterin tek bir gövdede bu kadar iyi harmanlandığı bir başka otomobil olduğunu sanmıyorum. Şöyle de diyebiliriz; onunla asfalt dağ yollarında, virajdan viraja korkusuzca saldırıp, hemen ardından yolun dışına çıkarak dereleri ve kayaları yine korkusuzca aşabilirsiniz. Otomobilde, dere geçişlerinde suyun derinliği hakkında bilgi veren ‘Wade Sensing’ adında bir sistem bile bulunuyor. Peki Sport’un asfalt üzerindeki tavırları, eski modelden ve yeni Range Rover’dan ne kadar farklı. Eski Range Sport da ağabeyinden daha dinamik bir sürüşe sahipti, ancak yeni Sport çıtayı daha da yukarıya taşıyor. Direksiyon tepkileri artık çok daha direkt ve virajlardaki üst düzey gövde kontrolü de bir spor otomobil kullandığınızı düşünmenize: sebep oluyor. Dört çeker sistemi çok iyi çalışıyor ve bu dev kütlenin virajdan hızlanarak çıkmasını sağlıyor. Yeni Range Rover’dan bir tık daha az konfor sunduğu bir gerçek, ancak virajlarda daha fazla cesaret aşılıyor. Yüzde 10 daha hızlı olan direksiyon sistemi ve daha sıkı havalı süspansiyonlarıyla Sport, sürücü ile iletişime daha açık bir otomobil; ağabeyi ise biraz daha snob. Bunun yanında ülkemizde satılan SDV6 versiyonunda sunduğu performans da çok iyi. 292 bg güç üreten ve emrinize 600 Nm’lik yüksek bir tork sunan 3 litrelik bu güçlü dizel motor fazlasıyla yeterli; başka bir üniteye gerçekten ihtiyaç yok. 

Kaynak: EVO

Share.

Leave A Reply Cancel Reply

Exit mobile version