Renault’nun sarsıcı teknolojisi başarıya adım adım gitti. Yenilikçi 1.5 litre V6 turbo, 1977 Britanya GP’sinde Renault RS01 ile tanıtılmıştı, fakat yeni teknolojinin kanıtlaması gereken çok şey vardı. Otomobil dayanıksızdı ve rakip takım patronu Ken Tyrrell ona ‘sarı çaydanlık’ ismini takmıştı. Çünkü sık sık dumanlar tüterek pist kenarına çekiyordu.

Renault sonraki birkaç yarıştan çekilip problem üzerinde çalıştı ama gelişim yavaştı ve durum 1978’de de benzerdi. Bazı dikkat çeken yükselişler yaşandı. Jean-Pierre Jaboille, Watkins Glen’de dördüncü oldu fakat dayanıklılık sorunları projeye zarar vermeye devam etti. Ancak 1979 senesinde rakipler turbo gücünün farkına varmaya başladı.

Fark yaratn çözüm daha sonra geldi. İkinci KKK turbo beslemenin yerleştirilmesiyle gelişme fark edildi. Yeni motor mimarisi, 600 HP’yi zorlayarak daha güçlü bir sonuç verdi ve daha dayanıklıydı.

Dikkat Çeken Otomobil: Renault RS10

Takımın ilk yer etkisine sahip otomobili RS10, temposuyla herkesin dikkatini çekti. Jean-Pierre Jaboille o günleri şöyle anlatıyor: “Atmosferik bir motorda her şeyi gaz pedalıyla kontrol edebilirsiniz. İlk turbo motor ile hiçbir şeyi kontrol edemezdiniz. Gaz pedalına dokunurdunuz; hiçbir şey olmazdı. Biraz daha fazla dokunurdunuz ve sonra beklediğiniz her şey aniden gerçekleşirdi! Çözüm ise çift turbo kullanmaktı. Bunu 1979’da yaptık ve sonuç adeta sihirliydi.

Renault RS10, 1979’un son sekiz yarışında beş pol pozisyonu ve Fransa GP’sinde bir galibiyet elde etti. Jaboille üç yıldır süren sıkı çalışmasının ödülünü galibiyetle almıştı. Renault için ve F1’de turbo motorlu bir araç için bir ilkti. Ama onun başarısı, takım arkadaşı Rene Arnoux ve Ferrari’den Gilles Villeneuve’ün rekabetinin gölgesinde kaldı. İkili, kapanış turlarında birkaç kez yer değiştirdi ve lastiklerini dahi sürttü.

Villeneuve sonunda rakibinin 0.3 saniye farkla önde finiş görerek ikinci oldu. Arnoux, “Bu yarış kariyerimin en özel olanıydı” diyor. “Kazanamamıştım ama Gilles ve ben inanılmaz bir mücadeleye giriştik. Bugün bile bu yarış hala aklımda“.

Dijon’daki başarının sinyalleri azımsanamaz. Sadece Renault’nun turboya olan inancının doğruluğunu kanıtlamakla kalmadı, aynı zamanda rakiplerin de bu yolu izlemesini sağladı. Çünkü atmosferik motorlara göre daha fazla güç üretiyordu ve daha verimlilerdi. Turbo, artık F1’de dominant bir güç olmuştu ve 1988’de yasaklanana kadar da öyle kaldı.

Kaynak: Car

Share.

Leave A Reply Cancel Reply

Exit mobile version