Otomobillerin çok yönlü olması bugün bir gereklilikten çok zorunluluk haline geldi. Çok yönlü otomobil denince kimimizin aklına MPV’ler gelse de, aslında bugünün çok yönlüleri kuşkusuz SUV’lar. İnsanlar arazi araçlarının yerden yüksek sürüş pozisyonunu, stationların geniş bagajlarının, MPV’lerin değişken ve kimi zaman 7 kişiye varan oturma kapasitesini bugün sadece SUV’larda bulabiliyorlar. Bu, çok yönlülük değil de nedir? SUV’ların tercih edilmesinde bu kusursuz görünen paketin elbette büyük bir rolü var. Ama birbirimizi de kandırmayalım. Statü yükseltmek ve prestij kazanmak da insanları SUV’lara yönlendiren çok önemli bir neden. Hele bir de premium bir markanın logosunu taşıyorsa işte o zaman SUV daha da keyifli bir otomobil haline geliyor.
Mercedes ve BMW işte tam da bu tanımın kitabını yazan markalar olarak pazarda ayrı bir yere sahip. Mercedes’in G Serisiyle birlikte 1979'dan bu yana yer aldığı modern SUV pazarında BMW de 1999'dan bu yana X modelleriyle hatırı sayılır bir yer tutuyor. Ezeli ve ebedi rakiplerin SUV mücadelesinde kim önce bir adım atarsa diğeri kısa bir süre sonra kontra veriyor. Örneğin orta sınıf SUV’ları ele alalım. BMW’nin büyük X5’ten sonraki ikinci SUV denemesi olan orta sınıf X3, 2003’te yollara çıktığında Mercedes de GLK’nın hazırlıklarına başlayıp biraz gecikmeli de olsa 2008'de X3 avcısı SUV’unu satışa sundu. BMW X3’te ikinci perdeyi çoktan açıp bugün makyajlı neslini yollarla buluştururken, GLK ancak makyaj evresini yaşadı. BMW hala 2-1 önde, ama Mercedes, 2015’te durumu ikinci nesil GLK ile 2-2’ye getirecek. Yeni nesilde güncel C Serisi platformunu kullanacak olan marka, tarz olarak da biraz rustik görünen güncel nesilden modern çizgilere geçiş yapacak. Daralan cam ve genişleyen sac yüzeylerle birlikte tavan çizgisinin geriye doğru alçalması bugünkü GLK’yı sevenler için kırılma noktası anlamına gelebilecek olsa da, resmin tamamına baktığımızda yeni tarzın insanlar tarafından daha kolay satın alınacağını söylemek mümkün. Kabinde güncel C Serisi izleri kendini açıkça belli edecekken, donanım konusunda da Mercedes’in orta sınıf temsilcisi referans alınacak. 9 vitesli otomatik şanzıman ve Renault ile yapılan işbirliğinin meyvesi yeni motorlar GLK'da da tıpkı diğer Mercedes modellerinde olduğu gibi yer bulacak. Daha dinamik hale gelen tasarımla birlikte bu kez bir AMG versiyonu da gündemde.
2016’da BMW’nin sesi üçüncü nesil X3’le birlikte daha yüksek perdeden çıkacak. Dramatik tasarım değişimi bekleyenlerin yeni X5’in nesil geçişini hatırlamaları ve beklentilerini düşük tutmaları daha mantıklı görünüyor. Tasarımdaki farkları BMW’nin üzerinde sıkça durduğu aerodinamik önlemler belirleyecek. Otomobilin hava direnciyle mümkün olduğunca az karşılaşması hedeflenerek hem performans, hem tüketim hem de konfor anlamında önemli avantajlar elde edilmesi bekleniyor. 3 Serisinin revize edilmiş platformunun kullanılacağı yeni X3’te BMW'nin i3 ve i8’le ortaya koyduğu karbonfiber işleme yeteneği de ortaya çıkacak. Ağırlığın azaltılmasıyla karmaşık sistemlere gerek kalmadan tüketim değerleri aşağı çekilecek. 3 silindirli motorları yeni Miniyle birlikte kullanmaya başlayan BMW, X3’te de 3 silindirin arkasında duracak. Orta sınıf SUV’lar arasındaki rekabet dışında BMW ve Mercedes, kompakt SUV’larda da karşı karşıya gelecek. Önce X6 sonrasında da kısa bir süre önce tanıtılan X4 ile coupe formlu SUV konusunda hem tecrübe hem de başarı kazanan BMW aynı reçeteyi kompakt sınıfa da uygulayacak: Daha az otomobili daha çok paraya satmak.
Gelecek nesil X1 platformunda yani önden çekiş temelli üretilecek olan X2, küçültülmüş bir X4 görünümündeyken, henüz yeşil ışık almasa da 2016 gerçekçi bir tarih gibi görünüyor. BMW yapar da Mercedes durur mu? Hiç sanmıyoruz. Güncel kompakt sınıf ailesini 2016’da güncelleyecek olan Mercedes, doğal olarak GLA’yı da elden geçirecek. Yeni GLA bu kez kompakt SUV arenasında tek başına olmayacak. Tıpkı BMW nin X2’si gibi Stuttgartlılar da coupe formlu bir SUV’u gündemlerine aldılar. 2017’den önce gerçekleşmesi beklenmeyen GLA Coupe için GLC ismi düşünülecek.
SUV dünyasında sadece nispeten ulaşılabilir bölgelerde değil, daha üst, erişimin zor olduğu bögelerde de yenilikler olacak. Audi’yi neredeyse bir SUV markası haline getiren Q7, 2015’in ilk döneminde ikinci nesliyle yollara çıkacak. Güncel neslin biraz tombul ve kıvrımlı hatları tarih olurken, keskin çizgilerle birlikte üretimde hafif malzemelerin ön planda tutulmasıyla bu kez karşımızda çok daha dinamik bir araç olacak. Audi Q7, dünya üzerindeki insanların çok büyük bir çoğunluğu için bir rüya otomobili olsa da, hayatta her zaman daha fazlasının olduğunu Rolls-Royce hatırlatacak.
Henüz sadece onay almış bir proje görünümünde olsa da, ultra lüks marka SUV sınıfına adım atacak. 2020’yi bulabilecek uzunca bu süreçte, bu tür bir otomobilin markanın genetiğine ne kadar uygun olabileceği çok ince bir biçimde hesaplanacak. Platforma temel olarak BMW’nin bir süre sonra üreteceği büyük SUV’u X7 alınacak.
Opel, Seat, Mini ve Honda gibi markalar da hem bu pazardan pay almak hem de prestij ve imaj açısından yukarı tırmanmak için farklı büyüklüklerde SUV modellerini hazırlamaya devam ediyor.
Kaynak: Otohaber