Alman otomotiv devi Volkswagen, 2010 yılından itibaren Amerika’da yürüttüğü “Temiz Dizel” adlı pazarlama kampanyası ile genellikle çevre düşmanı olarak nitelendirilen dizel motorların artık tarihin tozlu sayfalarına karıştığını ve markanın sahip olduğu TDI teknolojisinin, çevreci, performanslı ve oldukça düşük yakıt sarfiyatına sahip olduğunu iddia ederek dünya genelinde milyonlarca dizel otomobil sattı.
2015 yılının Ekim ayına gelindiğinde Amerika’da bulunan bir üniversite ile Kaliforniya Hava Sahası Ajansı tarafından ortak olarak yapılan araştırmada laboratuvar ortamında gerçekleştirilen emisyon ölçüm testleriyle gerçek hayatta gerçekleştirilen testlerin birbirlerini tutmadığını ve TDI motorlu Volkswagen modellerinde “Defeat Device-Hileli Cihaz” olarak adlandırılan bir yazılım bulundurulduğunu keşfetti.
Bu yazılım sayesinde aracın direksiyonundan ve ESP sisteminden alınan bilgilerle aracın beyni laboratuvar testi ortamında olduğunu anlıyor. Ve aracın motoru beyinden aldığı bu bilgi vasıtası ile daha düşük emisyon salımı gerçekleştiriyordu.
Yapılan araştırmalarının sonucunda Volkswagen Grubu’nun 1990’lı yılların sonunda Bosch’tan test edilmek üzere aldığı bir yazılımı sözleşmeyi çiğneyerek bütün araçlarına entegre etmesiyle birlikte dizel motorları olduklarından daha çevreci gösterdiği kanıtlandı.
Bu olayın etkisiyle Volkswagen, araçlarda bulunan yazılımı silip ve iddia ettikleri emisyon değerlerine gerçek hayat koşullarında da kavuşabilmek adına TDI motorlu araçlarının çoğunu geri çağırıyor. Ve sorunu gidermeye devam ediyor.
Amerikan hükümeti dahil olmak üzere birçok kuruluş Volkswagen’e toplamda 30 milyar dolara varan cezalar kesti.
Grubun eski CEO’su Martin Winterkorn hakkında ise hapis cezası istendi.
Dieselgate olarak adlandırılan bu skandal günümüze geldiğimizde hala son bulmuş değil; zira yapılan araştırmalara göre başka markalarda da benzer problemler olduğuna dair bulgular mevcut.
Otohaber