Bir otomobilin başarılı olması için gereken tek şey belki de doğru zamanda pazara sunulması olabilir. Hesaplı fiyat, sağlamlık ve teknik olgunluk gibi temel otomobil beklentileri dışında en önemlisi zamana uyum sağlamaktır diyebiliriz.

Bu açıdan bakıldığında Golf'ün doğru zamanda geldiğini görüyoruz. Selefi 'Beetle' İkinci Dünya Savaşı öncesinden kalan teknolojisi ve barok tasarımıyla Almanya'nın savaş sonrasındaki kalkınma mucizesinin içinde 'sırıtan' bir otomobil olarak göze çarğıyordu. Buna karşılık Golf'ün Guigiaro tarafından çizilen her köşesi yeni bir dönemi simgeliyordu: Televizyon şovlarında genç ve güzel kızlar transparan bluzlar giyiyor, futbolcular saçlarını uzatıyor ve Alman Ceza Kanunu'nda cinsel suçlarla ilgili 180'inci madde yürürlükten kaldırılmıştı.

1974 yılında şaşkın bir topluluğun önünde sahneye çıkan Golf'te önden çekiş arka camla birlikte geniş açılan bir bagaj kapağı ve geniş bir C sütunu bulunurken sadece iki motor seçeneği yer alıyordu. Audi 50'den alınan 50 HP'lik ve Volkswagen Passat'tan gelen 70 HP'lik benzinliler.

Müşteriler yeni Volkswagen'de kendilerini neyin beklediğini daha iyi anlayabilmeleri için ilk dönemdeki kullanım kılavuzlarına "Küçük Golf ABC'si-Golf'e Temel Giriş" adı verilmişti. Bu kılavuzlarda yeni tasarım modern teknik ve iyi donanım özelliklerine dikkat çekiliyordu. İlk Golf yollara çıktığında bugün de geçerliliğini koruyan bir klişeden o dönemin kullanım kılavuzlarında bahsediliyordu: "Golf aynı zamanda sağlam bir ikinci el otomobildir. İşte bu yüzden her sürücünün kısa sürede adapte olmasını sağlayacak şekilde tasarlayıp donattık."

Bu tanım bugün 40 yıl ve 30 milyon Golf'ten sonra da hala broşürlerinde kendine haklı bir şekilde yer bulabilir. Çünkü sürücü kurslarında eğitim aracı olarak en çok tercih edilen otomobil muhtemelen açık ara farkla Golf'tür. Bu metinleri yazanın açısından baktığımızdaysa söz konusu eğitim aracı, 1979 model Senegal Kırmızısı bir Golf LS Otomatik.

50 HP gücündeki Golf L de LS'den çok da farklı bir sürüşe sahip değil. Bugün bir sürücü adayını bu Golf'te çok da keyfli bir şekilde göremeyiz. Servo desteğinden yoksun direksiyonun yönlendirme gücü, küçük kumandalara dokunulduğunda ortaya çıkan kemiksi his, yumuşak sürüş canlılığı ve frenlerin ağırkanlı çalışma performansı bugünün sürücü adaylarını hayrete düşürebilir. Bu arada fren demişken, L donanımda önde diskler kullanılırken baz versiyonlarda 4 tekerlekte de kampnalara yer veriliyordu.

Ancak bizim gibi 'bilgililer', Bir Numara'yı tanıyanlar gülümsüyoruz. İnce direksiyon simidinin etrafında aydınlanıp fren pedalını pompalarken bi an için tıpkı 17 yaşında sürücü kursunda ilk kez bir Golf'le tanıştığında olduğu gibi sürüşün hafifliği seni sarıyor.

Kaynak: Auto Motor&Sport

Share.

Leave A Reply Cancel Reply

Exit mobile version