BMW 1 Sersi, kompakt sınıfta her zaman özel bir model oldu. Bunu sağlayan ana faktör elbette arkadan itişli olması. Türünün tek örneği olarak ayrışan 1 Serisi, ikinci neslinde bu karakter özelliğine ek olarak özellikle ön tasarımını "alışkanlık gerektiren" bir seviyeye getiren yüzüyle de özel bir model olmayı sürdürdü. Ancak bu özellik, ki tasarım subjektif bir değerlendirme konusudur, çirkindi. Evet, belki biraz sert ve doğrudan bir yorum oldu ama ikinci nesil 1 Serisi makyajlanmadan önce bana göre çirkin yüzlü bir otomobildi. BMW tasarımcıları otomobili ikinci baharına hazırlarken en çok eleştirilen bölümler olan yüzü ve arka bölümü kapsamlı bir şekilde revize etmişler. Ortaya çıkan sonuç, incelen farlar ve L formlu iki parçalı stoplarla BMW ailesine uyumlu. Premium kompakt sınıfın Türkiye'deki en taze üyesi olan BMW 1 Serisi'yle karşı karşıya getirdiğimiz rakiplerden Audi A3 Sportback maceradan uzak, sade ve genelde düz yüzeylerden oluşan karoseriyle tipik bir Audi. Mercedes A Serisi ise geçtiğimiz ay makyajlı haliyle tanıtılmış olsa da otomobilin Türkiye'ye gelmesi yılın son çeyreğini bulacak. Üçüncü neslinde küçük sınıftan kompakt sınıfa terfi eden A Serisi'nde dar cam yüzeyler ve kalın C sütunu dikkat çekerken, tasarımın bütününde estetik, fonksiyonelliğin önünde tutulmuş. Gelelim kompakt premiumların Viking'i Volvo V40'a. Gerçek bir karakter oyuncusu olan yakışıklı İsviçreli'nin çekici yüzü ve omuz çizgisiyle bütünleşip tavana kadar uzanan stopları dikkat çekiyor.
Dört premium kompakt rakibin karoserleri arasındaki farklılıklar kabinlerinde de devam ediyor. Dışarıdan bakıldığında 1 Serisi'nde çok belirgin olan makyaj sonrası değişim aracın içinde ise çok kısıtlı bir seviyede tutulmuş. Standart donanıma eklenen çift bölgeli otomatik klima, yeni parlak siyah kaplamalar ve mat krom detaylar otomobilin kabinindeki en belirgin, aslında yegane, değişimler. BMW'nin 1970'lerden bu yana bir geleneği olan basit ve okunaklı göstergeler 1 Serisi'nde analog-dijital kombinasyonuyla karşımıza çıkarken el freninin yanındaki merkezi kumandayla kontrol edilen iDrive sistemi türünün en iyi örneklerinden biri. Alçak sürüş pozisyonuyla sürücünü kendine çok iyi entegre eden 1 Serisi'nin baldır ayarına da sahip ön koltuklarında genişlikle ilgili bir sıkıntı yok. Arkada ise ortalamalarda bir yaşam alanı sunuluyor.
Bu konuda karşılaştırmanın en iyisi açık bir şekilde A3 Sportback. Hem ölçülen hem de hissedilen yaşam alanında rakiplerinden iyi olan Audi'nin kabinindeki malzeme kalitesi ve işçilik özeni de birinci sınıf. Mercedes'i yepyeni bir müşteri kitlesine ulaştıran A Serisi'ndeki sabit kafalıklı koltuklar uzaktan bakıldığında çok havalı görünse de iri sürücü ve yolcuların bunlarda ideal pozisyonlarını bulması zor. Ayrıca kafalıkların sabit olması dar cam yüzeyler ve kalın C sütunlarıyla birleşince görüş açıları dörtlünün en kötüsü olan otomobil ortaya çıkmış oluyor. İlk monokok şasili otomobili PV444'ten bu yana her zaman ortaya karakter koyan otomobiller üreten Volvo'nun günümüzdeki kompakt modeli V40 da iç mekanında dijital ve programlanabilen gösterge tablosu gibi detaylarla farklı olmayı sürdürüyor. IKEA gibi endüstriyel tasarım konusunda bir dünya deviyle aynı topraklardan gelen Volvo V40'ın kokpiti hem sade hem de gösterişli olmayı başarıyor.
Ancak araç ayarlarına erişim çok sayıda alt menü yüzünden çok pratik değil. Yaşam alanı konusunda önde herhangi bir sıkıntı yaratmayan İsviçreli'nin arka koltuklarıysa özellikle baş mesafesi konusunda kısıtlı.
BMW denince akla gelenlerin başında rüya gibi bir sıralı 6 silindirli motor gelir. Ancak artık devir yarım porsiyon devri! Makyajlı 1 Serisi de 116d logosuyla karşımıza 1,5 lt'lik 3 silindirli dizel motoruyla çıkıyor. Markanın bundan sonra tüm motorlarını aynı temelden üretmesi prensibini yansıtan bu motoru 3 adet 0,5 lt'lik silindirin birleşimi olarak da düşünebiliriz. 2,0 lt 4 silindirli ve 3,0 lt sıralı 6 silindirli motorlar da 116d'deki 1,5 lt'lik dizelin türevleri. 3 silindirli motorlarla ilgili en büyük önyargıların başında titreşimli ve gürültülü çalışma karakterleri gelir. Ancak 116d'de görev yapan 116 HP gücündeki motor bu önyargıları yıkabilecek potansiyelde. 8 ileri vitesli otomatik şanzımanla uyumlu bir işbirliğine girişen motor orta devirlere kadar kompakt BMW'ye yeterli ataklığı kazandırırken motorun çevirdiği devir sayısı canlılıkla ters orantılı. Orta devir seviyelerine kadar akustik olarak da 3 silindirli olduğunu gayet iyi gizleyen motor, yüksek devirlerde ise tipik 3 silindir hırıltısı çıkarıyor. Bu ses kmine göre hınzır bir keyif verirken kimine göreyse kafa ütüleyen bir gürültü. Benim fikrimse keyifli olduğu yönünde.
İlk TDI motorlu otomobilini 1989 yılında üreten ve dizel motorların bugünkü gelişmiş ve keyifli yapılarında öncü olan markalardan Audi'nin Sportback'te kullandığı 110 HP gücündeki 4 silindirli 1,6 lt'lik motoru da dizeller konusundaki ustalığını gösteriyor. Çok hızlı vites değişimleri gerçekleştirebilen 7 ileri vitesli çift debriyajlı otomatik şanzıman da motorun ışıltısını arttırıyor. Mercedes küçük hacimli dizel bir motor ihtiyacını gidermek için bir süredir iş birliği içinde olduğu Renault'dan yararlanmış. 1,5 lt'lik motor elbette Mercedes tarafından bir takım değişiklerle markanın müşterilerini tatmin etmek için elden geçirilmiş. Gürültü konusunda ortalama bir karakter sunan motora eşlik eden 7 ileri vitesli çift debriyajlı otomatik şanzıman da Mercedes gibi genlerinde konfor baskın olan bir markaya uyumlu çalışma karakteri sunuyor. Audi gibi 1,6 lt'lik bir dizelle donatılan Volvo V40'ın motorunun sesi oldukça baskın. Benzer güçteki kompakt dizellerin performansları da birbirine çok yakın. Ancak Audi, dörtlünün içinde bir adım öne çıkıyor.
Karşılaştırmadaki otomobillerin sürüş özelliklerini incelemeye dörtlünün içindeki tek arkadan itişli olan BMW 116d ile başlayalım. Uzunlamasına yerleşimli motorlar ve arkadan itişi kompakt sınıfta sunan tek otomobil olan BMW 1 Serisi makyajla birlikte elden geçirilen yürüyen aksamıyla dinamik yapısını korurken artık kayda değer bir süspansiyon konforu da sunuyor. Güç aktarımının arka tekerlekler üzerinden gerçekleşmesi sayesinde ön aks sadece otomobilin yönlendirilmesiyle meşgul oluyor. Bu sayede direksiyonun sürücüsüne yaşattığı tek bir his var: Keyif.
Direksiyonun tork etkisinden arındırılmasıyla sürücü gerçekten birinci sınıf bir yönlendirme kabiliyetinin tadını çıkartıyor. Audi sürüş özellikleri konusunda cömert bir otomobil. Konfor konsuunda beklentileri gayet iyi karşılayan otomobilin sürüş dinamizmi de birinci sınıf. Önden çekişli bir otomobil ancak bu kadar temiz bir sürüş sunabilir. Bununla birlikte direksiyon sistemi ani yönlendirmelerde biraz ağır hissterise de otomobilin sürücüden gelen emirlere itaati çok yüksek. Audi konfor ve dinamizm arasındaki dengeyi karşılaştırmada en başarılı şekilde sunan model. Mercedes ve insanı sarsan bir otomobil sadece AMG versiyonlarında olur diye düşünebilirsiniz. Ancak gerçek şu ki markanın 1,5 lt'lik mütevazı A 180 CDI'ı da bu kategoriye giriyor. Sert süspansiyon sistemi pürüzsüz yollarda otomobilin dengesini üst seviyeye çıkartsa da bozuk yollarda tablo değişiyor. Vuruntular ve zıplamalar kaymak asfalt dışındaki zeminlerde A Serisi'nde standart olarak sunuluyor. Gerçekten bu kadar sert olmaya ne gerek vardı ki? Umarız sonbaharda gelecek olan makyajlı nesilde biraz daha dengeli bir çözüm sunulur. Volva V40 karşılaştırmanın en ağırbaşlı sürüş özelliklerini sunuyor. Mercedes'ten konforlu ancak daha hantal olan otomobilin direksiyon sistemi de bu algıyı destekliyor. Otomobil direksiyondan gelen yönlendirme emirlerine itaat ediyor ancak bu esnada sürücüyle olan etkileşimi çok da canlı değil.
Premium sınıfta bir otomobil tercih edenler için "normallerden" ayıran donanımlar da öncelikler arasında yer alır. Karşılaştırmaya konuk olan dört otomobil arasında en iddialı donanım özelliklerini Volvo sunuyor. Özellikle söz konusu güvenlik olduğunda… Adaptif hız sabitleyici, şerit değiştirme ve takip yardımcısı, otomatik frenli çarpışma uyarısı ve yaya koruması için motor kaputundan yükselen hava yastığrı gibi özellikler Volvo'da öne çıkıyor. Bu opsiyonlar yaklaşık 12.500 TL tutarken test aracındaki Volvo Ocean Race donanım paketi için 84.297 TL'lik baz fiyata 8.659 TL eklemek gerekiyor ve başlangıç fiyatı 92.930 TL'ye ulaşıyor. Test aracı ise elektrikli sürücü koltuğu, adaptif bi-xenon farlar, ısıtmalı ön koltuklar ve programlanabilir gösterge tablosu gibi donanımlarla 102.395 TL seviyesine çıkıyor.
Baz fiyatlara baktığımızda dörtlünün ikinci kelepir modeli olan Audi A3 Sportback için belirlenen başlangıç fiyatı 95.272 TL. Ancak işin içine metalik boya, xenon Plus farlar, Advance paketi ve panoromik cam tavan gibi özellikler girdiğinde test aracının fiyatı 123.676 TL (döviz kuru: 1 EUR = 2,7985 TL) seviyesine çıkıyor. BMW 116d, 103.705 TL'lik başlangıç fiyatıyla karşılaştırmanın en pahalı ikinci otomobili. LED farlar, açılabilir cam tavan, geri görüş kamerası gibi donanımların olduğu test aracının 121.260 TL'lik satış fiyatı (1 EUR = 2,989 TL) Audi'den az da olsa kelepir. Gelelim karşılaştırmanın en yüksek baz fiyatlı otomobiline yani Mercedes-Benz A 180 CDI'a. 104.300 TL'lik baz versiyonla gelen A 180 CDI test aracında rakiplerinde sunulan bi-xenon veya LED farlar, otomatik klima ve açılabilir cam tavan gibi konfor ve güvenlik donanımları yok.
Sonuç: 3 silindirli bir dizel, premium sınıfta da olur hem de çok güzel olur! 1 Serisi'nde görevine başlayan motor 116d'de şanzımanla keyifli bir uyum gösterirken makyajla olgunlaşan sürüş özellikleri otomobili karşılaştırmanın en dengelisi A3 Sportback'e yaklaştırmış. Bu sınıfın müşterilerinin beklentilerini en geniş anlamda karşılamayı bilen Audi'de belirgin bir zaaf bulmak çok zor. Mercedes'e yepyeni kapılar açan üçüncü nesil A Serisi sert sürüş özellikleri ve kullanışlılık açısından taviz gerektiren karoseriyle puan kaybediyor. Volvo V40, marka geleneklerine uygun olarak güvenliği ön planda tutarken tasarımıyla sürüden ayrılan bir otomobil.
Kaynak: otohaber