Hatırlanacağı üzere Tesla CEO’su Elon Musk, Tayland’da yaşanan ve bir futbol takımının su basan bir mağarada 9 gün boyunca kapana kısılı şekilde kalmasına kendince çözüm yolları ararken bir su altı dalgıcına hakaret etmiş ve mahkemelik olmuştu.

Kendisinin çözüm önerisi çok amaçlı bir mini deniz altı modeli geliştirmek ve mahsur kalan futbolcu ekibi bu şekilde tahliye etmek yönündeydi. Bu hikaye bize Musk’ın deniz altılara olan ilgisinin çok önceden başladığını düşündürüyor doğrusu.

Birazdan anlatacağımız hikaye ise 1989 yılına dayanıyor. ABD’nin Long Island şehrinde yaşayan bir çift, 100 dolar gibi bir miktar para ödeyerek unutulmaya yüz tutmuş kilitli bir depo satın alır. Deponun kilidini kırdıklarında ise 1976 Lotus Esprit modelini battaniyelerin altına gömülmüş halde bulurlar.

Bu nadide modeli ise daha sonradan 1977 yapımı James Bond filmi The Spy Who Loved Me‘de deniz altına çevrilmiş şekilde görürüz. Lastiklerin içeri çekilip kanatçıkların ortaya çıkmasını ve hatta suyun altındaki aracın helikoptere füze atabilmesini sağlayan tüm modifikasyon işlemleri ise 100 bin dolara mal olur.

Arabayı satan çift ise muhtemelen hayatlarında bir kez bile James Bond filmi izlemedikleri için olsa gerek, deniz altına dönmüş bu aracı daha fazla saklamanın pratik olmadığını düşünür ve RM Sotheby’s isimli müzayede evinin açık arttırma düzenleyerek aracı satmasını ister. Gizemli bir alıcı 997 bin dolar ödeyerek aracı satın alır.

Sonradan ortaya çıkar ki Tesla CEO’su Elon Musk, bu nadir bulunan aracın sahibidir ve Cybertruck isimli yeni elektrikli kamyonet modelini tasarlarken Esprit‘ten ilham alınmıştır.

Share.

Leave A Reply Cancel Reply

Exit mobile version