Motosiklet sektöründe vergi acımasızlığı şu sıralar sektörün en çok konuştuğu konular arasında. Motosiklet kullanımı konusunda yeterince cümle kurup kelimeler tükettik. İki tekerin her şeyde olduğu gibi avantajları ve dezavantajları vardı; dile getirdik. Tehlikesi konusunda net bir ortak paydaya varmak mümkün değil.
Sokakta yürürken bile risk altında olduğumuzu, sıfır riskli bir hayatın yaşanamaz olmasının ötesinde anlamının olmayacağını söyleyene de hak veriyorum. “Kaporta vücudun kardeşim”, “Bir sürü manyak cahil var trafikte” vurgusuyla basit ama vurucu tezler koyana da… Ancak motosiklet külliyen, başka alanları da içine alan ve ondan beslenen bir kültür. Modernite, eğitim, altyapı, saygı, ekonomi gibi toplumsal niteliklerle var olan bir kültür.
Yapılan araştırmada, motosiklet kullanma bariyerleri arasında birinci sırada “kaza geçirme riksi, medyada olumsuz haberler görme” geliyor. Ama ardından aile,eş baskısı ve çocuk sahibi olma bariyeri geliyor. Ancak bir engel daha var artık önem arz eden; Devlet Baba ve motosiklet sektöründe vergi acımasızlığı!
Motosiklet Sektöründe Vergi Acımasızlığı ve Vergi Yasaları!
Motosiklet dünyası yaklaşık iki ay önce çıkan yeni vergi yasasıyla sarsıldı. Avrupa harici ülkelerden gelen ithal motosikletlere %20 ek gümrük vergisi getirildi.
Geçmiş yılların sektör geneli satış seviyelerine baktığımızda pazarda sürekli bir dalgalanma ve bu dalgalanmanın yarattığı istikrarsızlık olduğunu görüyoruz. En önemli etmenlerinden biri döviz kurlarındaki artışlar. Ancak yıllar içerisindeki vergi oranlarının değişmesi ise asıl etken. 2001’de kriz her sektörde olduğu gibi motosiklet sektörünü de vurdu. %63 düşüş gören pazar, ancak 3 yıl sonra toparlandı. 2006 yılında Çin menşeli ürünlerin piyasaya girmesiyle 390 bin adet ile en yüksek seviyesini gördü.
Ancak 2007 yılında %8 olan ÖTV %22’ye çıkarıldı. Vergi oranındaki artış, pazarı son derece olumsuz etkiledi ve 2008 yılında %51 oranında düştü. 2009’da pazar %26 oranında geriledi. İki yıl sonra gelen ÖTV desteği ile toparlanma eğilimine girdi; çünkü ÖTV %22’den %8’e çekildi. Etkisi düşüş oranını toparlar nitelikteydi ve %49 artış gözlemlendi. Ancak yine de 2013 yılından beri motosiklet pazarı sürekli bir dalgalanma eğiliminde.
2016 yılı 154 bin adetlik satışla kapanmıştı. Bu yıl 130 bin adet bandında bir beklenti içinde sektör. Yani aslına baktığınızda zaten küçük olan, 10 yıl öncesinin 400 binlere vuran pazarın hayalini bile kurmayan bir sektörden bahsediyoruz. Ve Devlet Babamız bu konuda hem biz kullanıcıları daha pahalı ürünler almaya iterken sektörü ve özellikle yabancı markaların ülkeye bakışısını sürekli yap-boz haline gelen vergi sistemiyle negatife yönlendiriyor.
MOTED geçtiğimiz günlerde kurmay kadrosuyla birlikte Ekonomi Bakanlığı’na motosiklet sektöründe vergi acımasızlığı konusuyla ilgili görüşmek için gitti. Uzak Doğu ülkeleri ve Hindistan’ı örnek göstermiş yetkililer. Orada da aynı uygulama var demişler. Ancak bu bahsedilen ülkeler milyonlarca motosiklet üreten ülkeler. Yerli üretimi korumak istiyorlar. Biz bu konuda onlarla aynı kefeye koyulmamalıyız. Aksi halde tüketici için handikap yaratırız. Elbette gönül ister yerli üretimi kollayacağımız şartlar olsun ama yok. Dolayısıyla tüketiciyi kollamamız gerekiyor.
Bu arada başta bahsettiğim araştırmada, motosiklet sahibi olanların %23’ü, sahip olmayanların %18’i yerli üretim beklentisi içinde. Bu da bambaşka bir ironi…
Kaynak: Otohaber